Selamünaleyküm değerli New Media Turkey okurları
Bugün sizlerle yakından tanıdığınız genç eğitimci ve yazar İhsan KARTOĞLU’nun kitaplarını konuşuyor olacağız. Onun hikâyesi Kars’ın Arpaçay ilçesine sınıf öğretmeni olarak atanmasıyla başladı. Bizler ise – ben bir fenomen değilim, öğretmenim – diyen İhsan Öğretmeni sosyal medyada yaptığı samimi paylaşımlarıyla tanıdık. Daha sonrasında öğretmen kimliğinin yanına bir de yazarlık ekleyerek, ilk kitabı Her Şey Bir Öğretmeni Sevmekle Başlar kitabında köy öğretmenliğine dair deneyimlerini ve izlenimlerini bizlerle paylaşan İhsan Öğretmen, şimdilerde yazarlık kariyerine çocuk kitapları ile devam ediyor.
Bizde bugün bu yazımızda her biri yaşanmış bir olaydan esinlenilmiş, karakterlerinin birçoğu İhsan Öğretmenin hayatında yer tutan öğrencileri ya da karşılaştığı köy eşrafından esinlenerek oluşturulmuş kitaplarını inceliyor olacağız.
Ayrıca bu kitapların bir özelliği var ki okuduğumda benim çok hoşuma gitti. Öğrencilerim benim kar tanelerim diyen İhsan Öğretmen, her öğrencisine bir kitap yazma amacı edinmiş ve bu kitapların telif hakkı gelirinin bir kısmını öğrencilerine ayırmış. Böylelikle öğrencilerine hem maddi hem manevi destek olmayı hedefliyor.
TAKLA BUNLARI KAFANA
Al yanak ve arkadaşları Kars’ın bir köyünde mutlu mesut yaşıyorlarmış. Al yanak başta olmak üzere bütün köy çocukları ve gençleri bir yandan okullarına devam ederken bir yandan da rutin köy işlerinde ailelerine yardım etmeyi ihmal etmiyorlar. Al Yanak’ın tek isteği diğer arkadaşları gibi bir taklacı güvercini olması, bir gece içten bir dua ederek Allah’tan eğitebileceği ve günün sonunda taklalar atan bir güvercin istiyor. Sabah uyandığında cam kenarında soğuktan üşümüş ve tünemiş bir güvercin buluyor. Buna çok seviniyor ve annesi ile konuşarak onu eve alıyor.
Çocuk kalbinin tüm masumluğuyla ısınması için destek oluyor, yıkıyor, paklıyor değim yerindeyse bütün bakımını üstleniyor. Gel zaman git zaman sıra takla attırmak için çalıştırmaya geliyor uzun bir dönem kendi bilgileri ile çalıştırmaya başlıyor, fakat sonuç alamıyor. Daha sonra durumu öğretmeni ile konuşmaya karar veriyor ve başından geçenleri bir bir anlatıyor. Öğretmeni konuya farklı bir pencereden bakıyor ve her kar tanesi farklıdır diyor. Tam konunun detaylarına inecekken zilin çalmasıyla öğretmen arkadaşlarını bekletmeyelim diyerek Al Yanak ile birlikte derse geçiyor.
Al Yanak, Öğretmeninin dediğine tam bir anlam veremez daha sonrasında konuşmaya fırsat da bulamayan bizim afacan öğretmeninin söylediğini unutuverir. Daha sonra konuyu arkadaşları ile paylaşır takla attırma konusunda kararlı olan başkarakterimiz yılmadan usanmadan arkadaşlarının dediği yöntemleri bir bir denemeye başlar fakat yine sonuç değişmez. Bir gün düşünceli bir şekilde köyde gezinirken Sakallı Emmi’ye rastlar.
Kars’ta taklacı güvercin konusu oldukça önemlidir. Sakallı Emmi’de köyün oldukça bilgi sahibi yaşlılarından biridir. Başkarakterimiz başından geçen tüm olayları bir de sakallı Emmi’ye anlatır. Tam o sırada öğretmeninin dediğini de hatırlayan bizim afacan o konuyu da söyleyerek fikir almak ister. O sırada Tikenlenmiş öğretmen tam karşıdan Al Yanak’a doğru yaklaşmaktadır. Bunu gören Sakallı Emmi, topu tekrar öğretmene atar, öğretmeniyle sonunda bu konuda konuşmayı başaran afacan Al Yanak, konuyu tam olarak anlar ve en yakın dostu olan güvercinine takla attırma ısrarından vazgeçerek, güvercini FÜFÜ’yü takla atmasa da sever. Ona kol kanat gerip onu asla terk etmez. Oldukça keyifli bu hikâyenin bir solukta okunacağına ve küçük dostlarımın çok seveceklerine garanti verebilirim.
KOALA OLMANIN SIRRI
Gelelim yazarımızın bugün bahsedeceğimiz ikinci kitabının yorumuna, bu kitapta başkarakterimiz KOALA PO’yu görüyoruz ve hikâyeyi onun anlatımıyla okuyoruz. Yukarıda yorumunu yaptığımız Takla Bunları Kafaya kitabımız gibi bu kitapta da yazarımız başkarakterimizi bir öğrencisinden esinlenerek oluşturmuş. Bunu bildiğimiz için hikâyeyi okuması daha bir keyifli geliyor. Haydi, hikâyenin derinlerine inelim.
PO ve ailesi ormanda yaşayan bir KOALA ailesi, hikâye bu ya PO’da yaşadığı ormanda okula gidiyor ve eğitim alıyor. Po doğası gereği arkadaşlarından ve özellikle öğretmeni bayan leylekten oldukça yavaş hareket ediyor. Hatta öyle ki bazı zamanlar öğretmeninin ders anlatım hızına yetişemiyor. Bir gün bir okuma parçasını okumak için parmak kaldırıyor fakat onun parmağı havada görünene kadar bir başka arkadaşı çoktan söz alıyor neyse ki devamında öğretmeni Po’ya da söz veriyor. Fakat her hareketinde olduğu gibi okumada da yavaş olan PO, bu duruma çok içerliyor.
Bu durumu babasıyla konuşan PO, babasının şu desteğiyle karşılaşıyor. Yavaş olmaya yavaş olabilirsin ancak sende ki resim yeteneği sınıfındaki hiçbir arkadaşında yok, biz sana güveniyoruz sen çok başarılı bir öğrencisin. Ailesinin desteğini arkasına alan PO, bir karar veriyor! Evet, arkadaşlarımdan yavaş olabilirim, hatta belki teneffüslerde arkadaşlarımın yanına bile inemiyor olabilirim ama resimde iyiyim der.
Çok geçmeden okulda bir resim yarışması yapılır ve uzun bir vakti olan PO bu yarışmaya katılır. Yaptığı resim çok beğenilen PO, yarışmada birinci olur. Okul müdürü Bay Arı, bir isteği olup olmadığını sorunca PO, sınıflarımıza aşağıya daha hızlı inebileceğimiz bir kaydırak yaptırırsanız çok seviniriz der ve PO’nun bu isteği kabul görür sınıfına kaydırak yapılan bizim KOALA, artık arkadaşlarına yetişebiliyor teneffüslerde onlarla oynayabiliyordur çünkü kaydırak sayesinde artık aşağıya daha hızlı iniyordur.
Onlar erdi muradına biz çıkalım kerevetine…
Bir önceki hikâyeyi de göz önüne aldığımızda aslında her iki kitapta da -her kar tanesi farklıdır.- diyor ve bizlere her gencin değerli olduğunu vurguluyor. Bu bağlamda, tek yapmamız gereken onların yeteneklerini keşfetmelerini sağlamak ve onları bu yeteneklerine göre yönlendirmek olacaktır.